Güneş doğuyor Akdeniz’den…
Antalya’dayız… Bey Dağları’nın eteklerinde… Karşımda uçsuz bucaksız Ak Deniz’in lacivert suları… Deniz, minik dalgacıklarla kımıl kımıl… Dağlarla denizler, Yüce Yaratıcı’nın ihtişamını haykırırken, ışıltılı portakal...
Antalya’dayız… Bey Dağları’nın eteklerinde… Karşımda uçsuz bucaksız Ak Deniz’in lacivert suları… Deniz, minik dalgacıklarla kımıl kımıl… Dağlarla denizler, Yüce Yaratıcı’nın ihtişamını haykırırken, ışıltılı portakal...
Soğuk bir Ekim günüydü. Üşüyordu… Bu sonbahar bir başka üşüyordu. Balkondan bakarken; rüzgârın, son kalan yaprakları da dallarından kopardığını gördü. Gülşen Hanım’ın soğuklarla birlikte...
Kararsız bir Sonbahar günüydü. Yağmur yağmak istiyor, sonra birden vazgeçiyordu. İnsanın ne giyeceğini, yanına ne alacağını bilemediği günler. Ömrü, okyanus ötesi gurbetlerde geçen kardeşimiz...
Babacığım! Ceketin Sen kokuyor. “Ben babamın ilk göz ağrısı ve en iyi dostuydum. Geçen hafta ilk defa bir babalar gününü babasız geçirdim. Babası hayatta...
Kitabı karton bir kapakla göndermeye gönlü elvermedi. Onu kaplamalıydı, süslemeliydi ama nasıl, ne ile? Etrafına uzun uzun bakındı, bir şeyler aradı, bulamadı. Yeni evlenmişti....