Garsiya’ya Mektup
Nefesleriyle, vahşet ve karanlıklar içinde kıvranan dünyamızda bin bir baharın cilveleşmeye başladığı sevgi süvarilerimiz, gittikleri ülkelerde nasıl başarılı oluyorlar, bulundukları ülkelerde neden bu kadar...
Nefesleriyle, vahşet ve karanlıklar içinde kıvranan dünyamızda bin bir baharın cilveleşmeye başladığı sevgi süvarilerimiz, gittikleri ülkelerde nasıl başarılı oluyorlar, bulundukları ülkelerde neden bu kadar...
Geride dumanlar bırakarak gardan gurbete kalkan son tren gibi son sahur da kızıl ufuklarda kaybolduktan sonra Şevvalin altı gün oruçları ile teselli olmaya çalışıyoruz...
Son sahurda Van Kalesi’nin dibindeki Hüsrev Paşa Külliyesindeydik. Bir ay boyunca cennet çağıltıları gibi içimizden akıp giden tekbirler, teravihler, sahurlar, gecenin koynunda uyuyan efsanevi...
Rahmet ayı bitti, bitiyor. Ay, her gün bir parçasını geride bırakmış olarak hüzünle doğuyor. Ayrılığın melali çöküyor üzerimize. Daha şimdiden minareler boyunlarını büktü, mabetler...
Kızgın bir çöl… Güneş bir darağacı gibi duruyor gökyüzünde Bulutlar küskün… Beyaz bir adam elinde kamera ile kızgın kumlarda kıvranmaya bile mecali olmayan çocukları...