Yusufçuk
İskandinavya’da sonbahar şöleni. Dalından kopan her bir yaprak kendine has raksıyla düşüyor yere. Bağlar, bahçeler yazın bittiğini haykırıyor. Uzaklardan bir kumru sesi geliyor. Ne...
İskandinavya’da sonbahar şöleni. Dalından kopan her bir yaprak kendine has raksıyla düşüyor yere. Bağlar, bahçeler yazın bittiğini haykırıyor. Uzaklardan bir kumru sesi geliyor. Ne...
Köyde gece sessiz bir nehir gibi akıp gidiyordu. Derviş Odasının içine dolan ıslak yağmur kokusu, emektar sobanın üzerinde kaynayan güğümün buharlarına karışıyordu. Gri paltosuyla...
Gece, sırılsıklam siyah şalını köyün üzerine atmıştı. Uzaklarda kabaran derenin ağır uğultusu duyuluyor, rüzgâr ağaçlarda ağıtlaşıyordu. Derviş Odası’na doğru tırmananlar ıslak tahta basamaklardan odanın...
Mehtaplı bir Mah-ı Muharrem… Aylar süren yorucu bir yolculuktan sonra Ehl-i Beyt Kerbela’ya ulaşıyor. Ay ışığı vurmuş serin sulardan yükselen havar türküsünü sabaha değin...
Muharrem, kutsal adımları başlatan takvimin ilk ayı… Bundan tam 1441 yıl önce… Onca yıl sevgi, özlem ve ümitle yaşadıkları vatanlarını terk etmek zorunda bırakılan...