HARUN TOKAK

Bir zamanlar Koşmalarıyla Anadoluda ayak basmadık yer bırakmayan, milyonları peşinde sürükleyen efsanevi kadın Şule Yüksel Şenler

1970’ler…
Köylerinden, kasabalarından kopup gelen binlerce çocuk
gibi, okumak için ağabeyimle birlikte şehre gelmiştik.
Ayağımızda, lastik ayakkabılar ve süvarilik vurulmuş yamalı
pantolonlar…

Babam, bazı günler köyden saman getirir, satmak için de, at
arabasıyla sokak sokak dolaşırdı.
Okul harçlığımızı alabilmek için yazın o sıcakta, saman
tozlarının başımızı, gözümüzü okşadığı arabanın peşinden gittiğimiz
günler, gözümün önünden hiç gitmez.
Ağabeyimle kitapları çok severdik. Ama o yıllarda okuyacak
kitap bulmak da, almak da meseleydi.
Kitapçılara gidiyor, taze çıkmış bir kitap gördüğümüz zaman,
yeni doğmuş sevimli bir kuş yavrusu gibi avucumuzun
içine alıyor, okşuyor ve derin bir iç geçirerek tekrar yerine bırakıyorduk.
“Minyeli Abdullah” yeni çıkmıştı. Elden ele dolaşıyordu.
Ardından, giyimi, kuşamı, duruşu ve etkileyici konuşmaları
ile, milyonları peşinden sürükleyen efsane kadın Şule Yüksel
Şenler’in Huzur Sokağı.
Sonra da Tarık Buğra’nın Küçük Ağa’sı, arka arkaya geldi.
Milli kültürümüze ait bu ilk romanlar, benim gibi kırsal kesim
çocuklarının kültür kimliğinin oluşmasında son derece etkili
olmuş, binlerce genci âraftan kurtarmıştı.
Bu kitaplar, yürümek zorunda olduğumuz yollarda karanlığa
yakılmış ışık gibiydi.
Huzur Sokağı romanındaki Bilal ve Feyza, çağımızın Leyla
ile Mecnun’u gibi sevilmişti.
Onu okuyan genç kızlarımızın amacı, sadece Feyza gibi
idealist bir kadın olmak değildi ; aynı zamanda Bilal gibi idealist
bir genç arıyorlardı.
Delikanlılar ise hem Bilal gibi dindar ve idealist bir genç olmak
istiyor hem de Feyza’nın şahsında hayallerindeki Leyla’nın
peşinden koşuyordu.
1970’de Huzur Sokağı, “Birleşen Yollar” adıyla beyaz perdeye
aktarıldı. Dindar kesim sinemalara koştu.
O yıllarda, şimdiki gibi, Kurtlar Vadisi’ndeki Ömer Baba ya

da Ekmek Teknesi’ndeki nusret Baba gibi dindar ve bilge insanları
sinemada görmek imkânsızdı.
Türk sinemasının din ve dindarla problemi vardı. Sinema
tam da beslenebileceği kökleri kurutacak kadar ideolojikti.
Birleşen Yollar’la, dindar kesimin sinemayla yolları birleşmiş,
küskün yıllar geride kalmıştı.
Birleşen Yollar’ın bende zamanla gençliğime dair bir nostaljiye
dönen hatırası, yıllar sonra bir gün filmin perde arkasını
öğrenmemle tamamlanmıştır.
Bir gece televizyonu açtığımda bir de ne göreyim, ekranda
konuşan bir zamanların efsane kadını Şule Yüksel Şenler…
Yaşı bir hayli ilerlemiş olmasına rağmen ruhundaki heyecanı
daha bir coşkun hale gelmiş olan bu mücahide kadın, “Birleşen
Yollar”daki namaz sahnesini anlatıyor;
“Çekim sırasında Türkan Şoray’la birlikteyiz. Duygularında
da çok güzel gelişmeler oldu. Fakat bunların doruk noktası namaz
sahnesindeydi; Feyza’nın hidayet sahnesi…
Ellerimle örttüm başını, namazı nasıl kılacağını tarif ettim.
Bir hayli çalıştıktan sonra namaz sahnesi çekimi başladı.
Seccadesini serdi ve namaza durdu.
Ben bir kenarda oturmuş onun rol icabı kıldığı o namaz
sahnesini seyrediyorum.
Namazın nurlu âlemine daldıkça yüzünün, halden hale giren
bereketli yağmur bulutları gibi değiştiğini görüyordum.
O ruhani hâl yüzüne daha önce onda hiç görmediğim kadar
bir güzellik, bir yücelik vermişti.
Onun yüzünde gördüklerim rol icabı değildi.
Gözlerini yummuş öylece duruyor, sanki gönlünde her dem
taze baharlar büyütüyordu.
Siyah gözleriyle, bütün eşyayı bir sevgi şöleni gibi seyrediyor,
bir sevgi armonisinden güftesiz besteler dinliyor, gibiydi.

Soylu kadın Birleşen Yollar’ın tam ortasında; bir güzellik
perisi gibi ışık yağmurları altında yıkanıyordu.
Rol icabı da olsa o ilk namaz, gurbetten dönen evladını şefkatle
bağrına basan bir ana gibi bağrına bastığı anlaşılıyordu.
Büyük bir ahşap konakta çekiliyordu film. Tam Tahiyyat’a
oturduğu sırada kamerada bozukluk oldu. Rejisör;
‘Hiç yerinizden kıpırdamayın, hemen devam edeceğiz’ dedi.
Bir an hepimizde bir sessizlik…
Sonra Türkan Hanım, namazı bıraktı ve yan olarak oturdu.
Öyle bir âlem içinde ki… Etrafında kimseyi görmüyor;
‘Şule Hanım, Şule Hanım! Nerdesiniz?’ dedi.
Hani âmâ bir insan el yordamıyla oturacağı yeri arar ya aynen
öyle. ‘Türkan Hanım bir şey mi oldu.’ dedim. Baktım siyah
gözlerinde yaşlar irileşmişti.
‘Şule Hanım namazın rol icabı olanı insanı bu kadar etkilerse
ya…’ Sözlerinin sonunu getiremedi.
‘Size yapamam, diyordum ya, nasıl olacak bu? Bu halimle
nasıl namaz kılacağım’
Birden fenalaştı ve;
“Şule Hanım çok rica ediyorum, odada yalnız kalmak istiyorum.”
“Ben de çıkayım mı?” dedim.
“Ne olur, lütfen!”
Hepimiz dışarı çıkıp kapıyı kapattık. Gazeteciler de yanımızda,
herkes ne olacağını merak ediyor.
İçerden, önce yavaş yavaş hıçkırık sesleri… Daha sonra;
‘Anneeeem..’ diye bir feryat.
Koca konak inledi.
‘Annem, önümde bu nurlu yollar varken beni çamurlu yollara ittin, Mahşerde iki
elim yakandadır annem…’
Hıçkırıyor ve avazı çıktığı kadar bağırıyor.
Düşünebiliyor musunuz, o anda herkes hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
Bir müddet sessizlikten sonra kapı açıldı. Gözleri şiş şiş…
‘Türkan Hanım, isterseniz gelin, bir saat dinlenin, sonra
devam ederiz.’ dediler.
‘Hayır, lütfen, devam edemeyeceğim, ben üstümü değiştirmeye
gidiyorum’ dedi ve içeri girdi.
Çıkarken, daha önce hacdan getirip ona hediye ettiğim büyük
şalı başına örtmüş olarak yanıma geldi.
Yalvaran gözlerle karşımda durup:
‘Şule Hanım, bakın, rica ediyorum, bugün hiç değilse karşıya
geçene kadar beraber olalım.’
Ellerimden tutarak;
‘Şule Hanım, size yalvarıyorum, hiç değilse Karaköy’e kadar…’
‘Tamam’ dedim ve arabaya bindik.
Başını sağ omzuma koydu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Ellerimi
tutarak;
‘Şule Hanım, biliyor musunuz ne kadar duyguluyum. Aslında
Feyza benim… Feyza benim ancak sesimi hiçbir yere duyuramıyorum,
duyuramam da…’

One thought on “Bir zamanlar Koşmalarıyla Anadoluda ayak basmadık yer bırakmayan, milyonları peşinde sürükleyen efsanevi kadın Şule Yüksel Şenler”
  1. merhaba..sisli havada yol bulmaya calışan degerli akedeş kahhh inciler diyarı afrika,da burini kahh yaralarını sarmaya calışan vanlı kerdeşlerin yanında kahh erzurum un yüce karlı dagları arasında dostlarla taziyede ,siz bi günlük tutun..evlaya celebi öyle yapmış ta..selamlar..

Leave a Comment

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.