Bir Tepeden Bakıyorum Tuna’ya
Bir tepeden bakıyorum Tunaya. Yukarıda, yağmurlu bir sonbaharın parçalanmış beyaz bulutları uçuyor, hızla kayıp giden iri gölgelerini döküyor Viyana üzerine.
Bir tepeden bakıyorum Tunaya, köpük köpük akıp gidiyor.
Hey gidi günler! Bir zamanlar, akıncılar atlarını Tuna’nın bu köpüklü sularında suluyor, abdestlerini bu sularda alıyor, namazlarını da Estergon’da, Budin’de eda ediyorlardı…’
Alemin nizamı uğruna anadan yardan geçmekle eş değerdi Tuna’dan geçmek.
Şimdi Tuna boylarındaki kentler, kaleler hüzünlü dervişler gibi oturmuş ağlıyor
Çöküşün başlangıcı olan Sinan Paşa komutasındaki binlerce akıncının sonbaharın coşkusuyla kaynayan ‘kanlı Tuna deryasına’ döküldüğü günler geliyor gözlerimin önüne.
‘Ne civanlar aldın be Tuna’m!
Kefensiz nice şehitler yatıyor sende.
Nice gül yüzlü yiğitleri aldın da bağrına bir daha bırakmadın.
İşte Arsenal müzesinde Akıncıların Tunanın azgın sularında boğuluşunu anlatan bir acı tablo
‘